Öykü: DEVLET’ ÇE
Uyandığında ben vardım aklında. Çıkmıyordu günümden. İlk iṣi ileti yazmaktı. “Dilerim bugün de seni sevmeye ömrüm yeter,” dedi. Yalnız kalan bendim o değildi. Ṣansı açıktı. Bekledi. Gelecekti leylek. Bu aralar öylesine videolar çekiyordu kendisini oynattığı. Öylesine izleyen çoktu ki. En fazla unuttuğu çıkarken kendini almaktı, bana bırakırdı. Yakalanmak sıkıcı legaliteye geçmekti. Komünistler Moskova’ya gönderilirken bir dönem, ṣimdi onlara yer bulunamıyor. Kurucu önderin yolu meclise açılıyordu Devletçe. Az konuṣmayı çok konuṣmaktan daha az sevdiğini anlasınlar istiyordu. Kopya çektirirken notlarını neden vermediğini anlardım. Korkmuyordu. Günü geldiginde burada yazdığı her ṣey aleyhine delil olacak ṣeylerden sayılmayacak. İnsan cinsiyetinden dolayı piṣman, teninden dolayı defolu, dininden dolayı günahkâr görülür mü? Burnuma lila kelebek kondu, aklından Yaren leylek geçti. “Sensizken ölüm güzel, seninleyken yașamak,” diye yazdım. Kitapları çalınmazken, parmak izim alınıyordu. Sense onların aklını çalıyordun bir güzel. Ölenlerin safından bir an önce yer almayı istemek gibiydi itirazcı yazar olmak. Aṣırı ṣiddet kentine geldi, her nokta da satıṣtaydı. Susma grevine geçiṣ yaptı konuṣma grevinden, tıpkı yemek grevine tokluk grevinden geçilmesi gibi. Çıktı zıvanadan yine, ayarttı beni kendine. “Bugün gel, pul koleksiyonumu göstereyim, kahveye gel diyeceğim ama, kalmadı kırk yılımız,” dedi.
YORUMLAR