Muhittin Çoban – Çıktım. Duman sarmış dağı. Ova karpuz kokuyordu. Yürüyorum. Yukarı çevirdim. O da ne? Gördüğüm görmem gerekendi. Koştum ona. Dedigim su oldu: “Gözlerini gördüm.” Yedim vurgunu dalınca hülyaya. Hücre hücreydi yüzüm, hic birine sığmıyordu yüzü. Çoktu. Tüketilmedikçe tükenmiyordu. Azala azala çoğalıyordu. İnsandan uzak tutmalı kendi mutluluğunu düşüneni. Gün görmeli. Nasip değil yokluk bize. Ötelemeli İsrafil’ i Sûr’a ya üflemeden. Üflemeden sarılmalı insana. Evvelden bir varmışla başlanırdı, şimdi parmak sallayarak başlıyor. Yine çıldırttı. Üstüne yok yalnızlaștırmakta. Duvara asılı hemşireyi göstermeli ona. Dost bilmeli komşu komşuyu. Hangi sevgiyi serpsek vazgeçer ki düzenbazlıktan. Tenin tek ilacı aşk. Dönülmez günün sonundayız. İrdelemezsek hayatı yanlış tamamlarız ömrü. Okuyalım mı bugün de yaşayanların üstüne bir şiir. Yabana atmayın yazdığım bu öyküleri, raflarda uyutmayın kitaplarımı. Yapışır yakanıza “Kürt Kızı.” Ovamın dumanıydı beni güldüren. Hem ne diyor F. Nietzsche, “İnsan o kadar acı yaşadı ki gülmeyi yaratmak zorunda kaldı.”
Öykü: İSRAFİL
