Pürtalaştın. Beni özlemeni özledim. Oyuncaklarımı buldum yıkıntılar arasında. Anne nereye saklandın. Elma dersem çık baba. Abi bisikletime binebilirsin. Yıkıntılar arasında aradığımız tanrıydı oysa. Şimdiki çocuklar yaşayamıyor yaşamı. Devletten önce geldi kentimize hırsızlar. Şimdi, ne zaman geçecekler çok geçtikleri yolumuzdan bandolu, selamlı. Ölüm öğretiyor insana gidece gelen, Şah Şahbaz olacak. Olmalıydık aşkın kapsamı alanında. Bedeli evvelden ödenen ölüm layık görüldü. Gerçek hayatımız değildi bu. Aha geldi çattı 14 Şubat. Ödülün ben olur muyum Dumanova? Orada bir kalp var bize çok yakın. Sofra doluydu, ben doymuştum ölüme. Ah çalmadı zil tenefüse çıkardık. 2025 de iyi geçmeyecek, belli Kartalkaya’ dan. Varım, girersen içerdeyim, çıkarsan dışarda. Aslında hepimiz güzeldik, bir ikimiz değil. Yıkık değildi yıkık denilen kent. Dili vardı, adı vardı, hatta biriktirdiği gelenekleri görenekleri ve hatta yitirdiklerini yatırdıkları toprakları… Bir kayık geldi, uğradı kıyımıza. Anne, rica etsem bir daha olur musun annem?!
Öykü: ŞAHBAZ
