Yasa dıṣı mevsimdi. Aklımı bulunca aklımda, baṣladı bendeki kendime geliṣim. Meṣru bir masaldı destancının okuduğu. Kolay günlere girdik, zor görünen. Alıṣtırdık affedilmeye, silikleṣen biz olduk. Ne halin varsa gör dedi, gördüm, harikaymıṣım. Ṣiirlere yakıṣan Çukurovalıları gördükçe her sey iyi olacak inancı büyüyordu. İtiraf edeyim ki emanete ihanet edenlerden değildi. Değildi seni korkutan Dehak, ya yaṣatamasam dediğin Kava idi. Dehak sarayında elkete de. Konușmadan atladığı konuları koyacağı yer yoktu. Konuṣtuğu konular da susmayınca büyüyordum. Sustuğumu sanıyorlar, anlamadıklarını anlamıyorlar. Saraçhane de olsan gelirdim. Eylemlerin bana yakıṣtığını görüyordum. Yürüdük, aṣtık tomoları ihtiyatı elden bırakmadan. Talan etmedik, ıslana ıslana gaz altında kaldık. Yaṣıyordu, bu yüzden geleceğinden söz ediyordu. Açıldı Saraçhane’ye açılan tüm kapılar. Bir insan bir insanın aklına bir defa girmeli, kalmak için çabalamalı. Aklımızı kullanabildiğimiz kadar mutluymuṣuz, coplanırken anladım. Cahillerdi sorunlarını ṣiddetle çözmeye yönelen. Haydutlar batıdan geliyor, doğudan esen rüzgar arlı arsız Kava’nin atesini harlıyor. Tamamladık bir günü daha imkansızı beklemeden. Çìceğe durdu yine toprak, tırsanları koynuna almaya hiç istekli değildi. Zaman çocukları bağrında koṣturma zamanıydı. Yoktu çocukların geçmiṣi. Gaz kokan mevsimdi, sonuna geldik.
Öykü: SARAÇHANE
