Doğdu. Kitap gözüne açık, kalemi şiire. Kıṣtı. Yetişemiyordu. Boğuldu. Her gün bir gündem. Neye kızacağımı bilemiyorum Kime küsmeli? Değiştirmeye nereden başlamalı? Sabahlar oksijensiz. Sobalara ele ne geçerse atılıyor. Odun yok. Ses yok, sesini duyan da. Karışıktı. Umutlanmadı. Unutuldu unutulmayacaklar. Sorulacak hesap çoktu. Soruluyor hesap şimdi gidenlere. Zebaniler yoğun mesaide. Devir bu. Bu Tanrı’nın lütfuydu. Kent ayaz altında. Temelden çok mezar kazılıyor. Askıda her şey. Edepsizliğin en düşük haliydi bu. Uzak değildi tuzak. Kötü maskeler yüzde. Bir kurtlar sever pusu. Giyinmeye nereden başlamalı? Vakit 04. 17. Titreme geldi. Azrail yetişemiyor alacaklarına. Dumanlı rüyalar görüyordum ovada. Yazık. Kolay mı? Akşam üzeri ölmek sıkıntılı. Hani kısacık ayda da ölünmez ki dururken on bir ay. Çocuktu çizen ölümünü. Düştü şiirine dizeyi Edip Cansever: “Şimdi sen öldükten sonraki güzelliğindesin.” Romanlar kalıyor enkazda. Nadasa bırakılmalı çoğu hayatlar. Gece son. Tadın damağımda kaldı, şeker hastası oluşum bundandı.
Öykü: TİTREME
