DEM Partili heyetin İmralı ziyaretinin ardından yeni dönem başladı
Geçtiğimiz günlerde DEM Partili tarafından gerçekleştirilen İmralı ziyareti ve ardından yapılan açıklamalar gündemden düşmüyor. İmralı’dan gelen mesajı değerlendiren AK Partili Şamil Tayyar, ülkenin yeni bir sürece girdiğini belirterek, ‘Terörsüz Türkiye’ vurgusu yaptı.
AK Partili Şamil Tayyar, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın İmralı ziyaretine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tayyar, “İmralı, yeni dönemin en önemli tartışma merkezi olacağa benziyor. Bazı notlar var ama sürece zarar verme ihtimalini düşünerek bir kenara bırakayım. Artık şunun altını çizmekte fayda var: Terörist elebaşının mecliste konuşma önerisinin ‘DEM İmralı’ya gitsin’ önerisine evrilmesiyle oluşan yeni perspektif, artık devlet projesi olarak görülebilir. Devlet de Öcalan da çözüm sürecindeki provakasyonlar nedeniyle şimdi daha temkinli. O sebeple Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, Öcalan tarafından özellikle tercih edilmiş, Kandil’e çok yakın isimlerin süreci sabote etmesinden endişe duyuyormuş. Ayrıntıya girmeyeyim ama Öcalan’ın ‘silahlı çatışma döneminin sona erdiği’ düşüncesinde olduğunu aktarmakla yetineyim. Kandil bakalım ne yapacak, DEM nerede duracak? Kimi ülkelerin, özellikle İsrail ve İran istihbaratının uzlaşmaya karşı çıkması için Kandil üzerinde yoğun baskı oluşturduğu ifade ediliyor” ifadelerine yer verdi.
Siyasi açıdan büyük risk
Tayyar, açıklamasının devamında, “Şahsi öneri, zamanla devlet kimliği kazandı ve bir süreç başladı. Eski adı, çözüm süreciydi. Yeni dönemde ‘terörsüz Türkiye’ deniyor. İmralı ziyaretiyle yeni bir isim arayışı olur mu, pek sanmam, olursa da şaşırmam. Yeni dönemdeki amaç eskisinden çok farklı planlansa da sürecin merkezine Kürtlerin tek temsilcisi gibi sadece Öcalan’ın oturtulması, tarihin tekerrürü gibi gözüküyor. Siyasal açıdan çok büyük bir riski içinde barındırıyor. Toplum, eski çözüm sürecindeki hataları iyi niyete bağlayıp idare etti ama şimdi o kadar cömert davranacağını düşünmüyorum. Sorunu kim nasıl tanımlıyor, adını ne koyuyorsa koysun, yaygın ve bildik tarifiyle Kürt ya da terör meselesi, Öcalan’ın basiretini aşan boyuttadır. Hem Kandil hem Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılanmasının tasfiyesini içermeyen sonuç, kazanım olamaz. Hele bu süreç, YPG’ye zaman tanımaya yönelik oyalayıcı hal alırsa, facia olur. Terörle mücadele eden Türkiye’nin elbette demokrasi, hak ve özgürlük açığını kapatması gerekir, bunun için de terörist elebaşından tavsiye almaya gerek yoktur. Bir de şehit yakınlarımız var. Onları ikna etmeden, helalleşmeden yol alınmaz. Karınca kararınca, testi kırılmadan uyarımızı yapmış olalım.